İSA BÜRÜ'NÜN EZGİLİ HİKAYESİ

1956 yılında Batman’ın Çarşı Mahallesi’nde doğar İsa Bürü. Şu anda 61 yaşında. 1975 yılında Batman Lisesi, 1977 yılında ise Ankara Meslek Yüksek Okulunda İşletme Bölümü’nden mezun olur.

Gündem - 2 ay önce

1956 yılında Batman’ın Çarşı Mahallesi’nde doğar İsa Bürü. Şu anda 61 yaşında. 1975 yılında Batman Lisesi, 1977 yılında ise Ankara Meslek Yüksek Okulunda İşletme Bölümü’nden mezun olur.

12 YAŞINDA TEK TELLİ MANDOLİNE KAVUŞUR

Batman'da müzisyen sayısının bir elin beş parmağını geçmediği yıllarda müziğe gönül verir. Çocukluğunun büyük bölümünü geçirdiği Çarşı Mahallesi'nde, komşularının tıngırdattığı mandolin, onun da rüyalarını süslemeye başlar. Okul harçlıklarını biriktirip komşusundan cüzi bir parayla mandolin satın alır. Henüz 12 yaşındadır, hayalindeki mandoline kavuştuğunda. Arkadaşları sokakta oyun oynayıp eğlenirken, o ise minik parmaklarının arasına sıkıştırdığı mızrapla mandolinin tek telini tıngırdatır, diğer elin parmakları ile de mandolinin perdelerini keşfetmeye çalışır. Tek uğraşı artık evin damında, balkonunda, bahçesinde mandolinine anlamlı bir melodi kazandırıncaya kadar çalmaktır…

YILMAZ KURT’LA TANIŞIR, CÜMBÜŞE MERAK SALAR

Komşusundan aldığı tek telli mandoline elini alıştıran İsa Bürü, müzik hayatına ilk adımı atmış olur. Küçük bir köy iken petrolün bulunmasıyla hızla büyüyen Batman’da, onun da müziğe olan aşkı büyür. Mandolinle bağını iyiden iyiye kuvvetlendirir. Tabi, sokak düğünlerinde dönemin popüler sanatçılarından Yılmaz Kurt’u yakın markaja alır, mandolinin perdesiz telleri arasında parmak hareketleri ile yaptığı şovu izledikçe içinde cümbüş aşkı yeşerir. Yılmaz Kurt’un “emmi rohi teşşiye” adlı Arapça Şarkısı, tüm Batman’ın dilindedir o zamanlar. Ünlü olma hayaline kapılan İsa Bürü, tek telli mandolinden sonra bu kez cümbüşle haşır neşir olur.

OKULUN FOLKLOR EKİBİNE SAZI İLE EŞLİK EDER

Mandolin ve cümbüşle ahbaplığını kuvvetlendirip, komşusunun oğlu İbrahim Yetkin’den de saz çalmayı öğrenen İsa Bürü, artık “usta” sayılabilecek düzeye ulaşmıştır.  Okul İdarecilerinin isteği üzerine, haftanın birkaç günü, mezun olduğu Batman Lisesi’ne gidip Folklor Ekibi’ne sazı ile eşlik eder. Oyun havaları ve belli müzik parçalarını ustalıkla çalmaya başlar, enstrümanını elinden düşürmez. Okulda, mahallede sazı elinde… Artık gittiği her yerde “Hele çal bir parça da eğlenelim-efkârlanalım” denir kendisine.

SAZ EKİBİ İLE DÜĞÜNLERDE ÇALMAYA BAŞLAR

1970’li yıllardır. İsa Bürü, henüz 22 yaşındadır ama çoktan “yerli sanatçı” unvanını almıştır bile. Öyle ki komşularının darbuka, saz ve bonga’larla kurduğu düğün ekibinde yerini alır. Batman’ın sokak düğünlerinde çalar, aynı zamanda sanatı ile ekmek parasını kazanır. Tabi o zamanlar ses sistemi falan yoktur. Gönlünde anfi ve hoparlör almak yatsa da bu aletler için yüklü paralar istendiğinden, bir türlü alamaz. Onun deyimine göre “enstrümanı kuru kuru çalıp, çıplak sesle şarkı söylediği” yıllardır. Buna rağmen sokak düğünlerinde büyük sanatçılar gibi karşılanıp, değer görür. Cümbüşünü konuştururken, dönemin tanınan Ses Sanatçısı Yıldıray Çınar’ın türkülerinden okur. Sanatında o denli ilerler ki şarkı yazıp besteler zamanla. O artık Batman’ın en tanınan, bilinen ses sanatçılarından biridir.

ARTIK BATMAN'DA ARANAN BİR MÜZİSYENDİR

80'lı yıllarda yükselişe geçen Bürü, düğünden düğüne koşar. Cümbüşün teline vurdukça insanlar coşar. Arkadaşları Emin Taner ve Ziver Köz'ün desteği ile kısa sürede tanınır, dönemin bilinen sesleri Rahmetli Neşet Akyürek ve Rahmetli Bilal Görmüş’le Batman’ın mahallelerinde, köylerinde onlarca düğünde çalıp söyler. Doğan Binici, Emmo Celal, Bahri Tunç, Doğan Bilal Görmüş, Halit Hoca, Reşat Akyürek, Yüksel Gök ve Kemal Akikol ile aynı ekipte çalar çok sonraları. Cengiz İmren ve Gültekin Gönülaçar’ın, bu ekiple birlikte darbuka çaldığı yıllardır. Sanatçı Güllü’nün önce Batman’da, sonra tüm Türkiye’de meşhur olduğu yıllar başlamıştır. Cümbüş ve mandolinin dönemi sayılabilecek bu yıllarda kemençe, davul ve zurnayla yapılan düğünler, yerini cümbüşlü, sazlı, darbukalı sokak düğünlerine bırakır yavaş yavaş.

DÜĞÜNLER 3 GÜN- 3 GECE YAPILIRMIŞ

Sokak düğünlerinin, damat ve gelinden sonra, en önemli aktörleridir yerel sanatçılar. Kız isteme faslı ve kına derken düğün günü gelir çatar, en önemli iş ise düğün ekibinde yer alan yerel sanatçılara düşer. Düğün ahalini ne kadar çok coşturabilirlerse o kadar başarılı sayılır düğün ekibi. Düğünlerin, 3 gün, 3 gece yapıldığı yıllardır. Günümüzün salon düğünlerine göre daha keyifli ve eğlenceli kutlanır evlilikler. Kazanlarla yemekler pişirilir düğün meydanında. Yemek kokuları, düğün şarkıları ile buluşur, çoluk, çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı demeden herkes ya düğün halayında ya da meydandaki oturaklarda yerini alır. Damat evinin önünde yapılan düğünlerde kızlar en güzel fistanları, erkekler ise jilet gibi tıraşları ve katlıkları ile görücüye çıkar adeta.

KÖY DÜĞÜNLERİNE SAL İLE GİDİLEN GÜNLERDİR

İsa Bürü ve saz arkadaşları, artık sadece Batman İlçe Merkezi değil, köy düğünlerinde ve hatta komşu il Diyarbakır’ın köy ve mezralarında da aranan düğün ekibi olmuştur. Ancak petrolün bulunmasıyla cazibesi artan Batman’da köy yolları, günümüzdeki gibi elverişli değildir. Bu güne kadar yüzlerce çifti evlendiren düğün ekibi, köy ve mezralardaki düğünlere kâh traktörle, kâh salla gidip gelmek zorunda kalır. 3 gün–3 gece köy ahalinin evinde kalan düğün ekibi, saz veya cümbüş sırtta tekrar sal ya da traktörle Batman’a…

NERDE O ESKİ DÜĞÜNLER?

Neyse ki sokak düğünlerinin yerini zamanla salon düğünleri alır. Meydanda, sınırsız sayıda insanın katılabileceği, kadınların dama kilim serip oturup izleyebileceği, çocukların ise düğünün coşkusuna ortak olabileceği düğünler yavaş yavaş ortadan kalkar zamanla. Yüksek tavanlı beton duvarların arasında, loş ışıkların parladığı, sınırlı sayıda insanın katılabildiği, plastik iskemlelerde oturulan düğünler ortaya çıkar. Kazanlarla pişirilen yemekler yerine; plastik tabaklarda hazır yemekler ikram edilir düğün ahaline. Düğün meydanında yapılan damat tıraşı, mazi olur. İçi şekerleme dolu vazonun gelin tarafından “bereket getirsin” diye yerle bir edilmesi, unutulur gider.

MÜZİK EVİ AÇAR...

Sanatında zirveyi yaşayan İsa Bürü, hayalini gerçekleştirir ve bir müzik evi açar. Burada müzik aletleri satıp kurs vermeye başlar. Birçok müzisyen yetiştirir. Amatör olarak müzik yapsa da oyun havalarından oluşan kaset çıkartır. Artık gitmediği düğünlerde onun sesi duyulur. Kasetlerden sonra beste yapmaya başlayan İsa Bürü, “Minnoş” ve “Ben Batmanlı Olaydım” şarkılarını besteler. Müziğe gönül veren ve bitmeyen müzik aşkının peşinden koşan İsa Bürü, günümüzde halen Batman İl Merkezi Komando Caddesi üzerinde kendine ait olan Müzik Evi’ni işleterek müzikle bağını diri tutar.

 

MÜZİK NASIL DOĞMUŞTUR?

Müzik, var oluşumuzdan bu yana hayatımızın bir parçası. Peki, müzik nasıl doğdu? İnsanlar sesi nasıl keşfetti?

Müziğin insanlık tarihi boyunca var olduğu düşünülür. Hatta bazı kaynaklar, insanların daha konuşmaya başlamadan önce şarkı söyleyerek iletişime geçtiklerini söyler. İlk insanlar, sesleri avcılıkta ya da bu tür çalışma sırasında ve haberleşmede vb. kullanmış olmalılar. Bir kısım araştırmacıya göre müzik, ilk insanlarda işaret verme görevi gören ünlem ve bağırtılardan ortaya çıkar. Onlara göre insanoğlu, ilk zamanlarda çalışma sırasında harcadığı çabayı hafifletmek amacıyla dans edip şarkı söylemiştir.

MUSİC İSMİ, YUNAN MİTOLOJİSİNDEN GELİR

Music ismi eski Yunan Mitolojisinden gelmektedir. Müzikle ilgili çeşitli çalışmalar yapılmıştır ancak bunlardan bizim ilk olarak bildiğimiz kişi Boethiustur. Boethius çeşitli harflerden yararlanarak şimdiki kullandığımız nota sisteminin bir kısmını oluşturmayı başarmıştır ancak daha sonra bir papaz tarafından geliştirilerek, günümüzdeki halini almıştır.

Günümüzde bulgusuna rastlanan en eski müzik yazmaları ise Hindistan’da bulunmuştur. Bu yazmalar yaklaşık 3000 yıl öncesine aittir. Eski Yunan ve Çinliler çok mutlu veya üzgün olduklarında müziği kullanmışlardır. Eski Mısırda ise müzik daha çok koro şeklinde söylenirmiş. Mısırlılar tarafından kurulan orkestrada flüt ve çeşitli çıngıraklar yer alırmış.

İlk insan, ayakları, elleri, gırtlağı ve beyni ile yarattığı kendi dünyasını giderek çeşitli seslerle doldurmuş; zamanla bir delik öküz boynuzundan, içi oyuk bir kamıştan ya da kemikten uyumlu sesler elde ederek kendine zengin bir iç hayat örmüştür. Üflemeli çalgılar böyle doğmuştur. Ayrıca avcılıkta kullanılan gerilmiş yaylardan çıkan sesler, yeni bir çalgı ailesinin, telli çalgılar grubunun doğmasına yol açmış olmalı. Yine kemikler, taşlar, tahtalar ya da gerilmiş derilere vurularak bugünün vurmalı çalgılarının ilkleri oluşmuş olabilir.  (Kaynak-İnternet- İlklerin Kitabı)

SEVEREK YA DA GÖRÜCÜ USULÜ İLE EVLİLİKLER

Görücü usulü ile evlenme ya da severek evlenme… Toplumumuzda “evlilik” kurumu, genel olarak bu iki farklı süreç üzerinden gelişir. Tarafların statüsüne (ekonomik bağımsızlık ve yaş gibi) bağlı olarak severek evliliklerin son zamanlarda yaygınlaştığı yöremizde “görücü usulü evlilikler” ise uzun evliliklerin temeli gibi görülür. Görücü usulü evliliği savunanlar, severek evlenenlerin kısa sürede boşanma oranlarının yüksek olmasını kendilerine argüman edinmişlerdir. Her iki evlilik

Evlenme alışkanlığının halen yaygın olduğu yöremizde uzun evliliklerin

Görücü usulü evlenme, halen evliliklerin

KIZ İSTEME:

Kız isteme töreni, evliliğe ilk adım olarak bilinir ve evlenecek çiftlerin en heyecanlı günlerinden biridir. Aileler bu günde tanışır.

 tanıştığı, evlilik yolunda ilk kararın alındığı özel bir gündür. Bu özel günde iki tarafın da yerine getirmesi gereken bazı gelenek görenek ve alışkanlıklar vardır. Kız ailesinden müsaade alan erkek tarafı, ilk ziyarete eli boş gitmez. Aile büyüklerinin de hazır bulunduğu kız isteme töreninde erkek tarafı, Damat tarafı kız isteme saatinden çok öncesinde alışveriş yapmaya başlar. Peki, eli boş gidemeyen, gitmemesi gereken damat tarafı neler almalıdır? Öncelikle güzel bir çiçek yaptırılması ve gümüş tepsi, porselen ya da gondolda çikolata alınması gerekmektedir. Buna ek olarak damadın annesinin de çiçek yaptırması güzel bir jest olacaktır. Çikolatanın tadına, görünümüne çiçeğin gösterişine göre gelin adayı ailesi tarafından yorumlar yapılacağı muhtemel olduğundan bu seçimlerde hassas olmakta fayda vardır.

Damat beyin bu özel güne özgü takım elbisesi hali hazırda bulunup, saç sakal tıraşını yaptırması gerekmektedir. Aynı şekilde ailesinin de damat gibi kendilerine özen göstermesi kız isteme töreninin gereklerindendir. Böylelikle karşı tarafa gösterdiğiniz özen ve saygı üzerinizde iyi bir intiba bırakacaktır.

Gelin bohçası hazırlama:

Damat tıraşı:

Kuşak bağlama:

Vazo kırma:

Şüphesiz, her coğrafi bölgenin, her yörenin gelenek ve görenekleri olduğu gibi Batman’ın da kendine has bir kültürü ve yaşam biçimi oluşuyor. Toplumda karşılık bulan alışkanlıklar, nesilden nesile aktarılıyor, ama eksik ama fazla günümüze kadar ulaşıyor. Nesilden nesile aktarılan alışkanlıklar arasında düğünler de yer alıyor. İnsanın hayatında önemli yer tutuyor düğünler.

O özel günün başrolündesinizdir çünkü. Yeni bir dünyaya kapılarınızı açarken, her şeyin kusursuz olmasını istersiniz. Geleneklerinizden de kopmadan tabi… Kız isteme, evliliğe ilk adım olan yüzük takma töreni, nişan, kına ve düğün, gelin hazırlama, damat tıraşı, belirli alışkanlıklar dâhilinde yapılan Batman’ın geleneksel düğünlerini araştırdık ilk sayımızda. Düğün törenlerinin aranan yüzü, Kemençeci… ile bir araya geldik ilkin.

Batman, sokak düğünleri ile meşhur illerden biri sayılamasa da gelenek göreneklerinde büyük yer tutuyor sokak düğünleri. Hani, gelin veya damadın evinin önünde, birbirine bitişik evlerin bulunduğu, sokak arası diye tabir edilen yerlerde, koca müzik ve ses sistemlerinin, hemen kapı önüne kurulup sokak ortasının ise pist olarak kullanıldığı düğünler… Konu komşu, iç içedir. Hemen dip dipe rengârenk plastik sandalyeler kurulur. Sokak, araç geçişine çoktan kapatılmıştır. Düğün evinde ise halılar yerden kaldırılmış, ayakkabı ile evin tüm odalarında volta atma zamanı gelmiştir. 

Haftanın Öne Çıkanları

Batman Esnaf Başkanı’ndan Kadraj’a ziyaret

2025-09-18 21:18 - Gündem

Taner Hamidi’den Kadraj’a ziyaret

2025-09-18 21:39 - Gündem

CI Bloom 2025’ten renkli yansımalar

2025-09-21 21:42 - Gündem

Raman Dağları’nın özgür ruhları

2025-09-21 21:46 - Gündem

İSA BÜRÜ'NÜN EZGİLİ HİKAYESİ

2025-09-21 21:48 - Gündem

Apê Süleyman ve Şaha Ana’ya saygıyla…

2025-09-18 20:31 - Gündem

İlgili Haberler

Van’da Çocuk Hakları Çalıştayı başladı

20:02 - Gündem

Zeytin kültürünün kalbi Edremit’te attı

12:53 - Gündem

Mustafa Sevinçer'den Kadraj’a ziyaret

22:09 - Gündem

Suriyeli Sanatçı Roken Taher, Kadraj’ı işledi

22:34 - Gündem

Orhan Kartal'dan Kadraj’a anlamlı tablo

22:31 - Gündem

Günün Manşetleri

Van’da Çocuk Hakları Çalıştayı başladı

20:02 - Gündem

Zeytin kültürünün kalbi Edremit’te attı

12:53 - Gündem

Mustafa Sevinçer'den Kadraj’a ziyaret

22:09 - Gündem

Suriyeli Sanatçı Roken Taher, Kadraj’ı işledi

22:34 - Gündem

Orhan Kartal'dan Kadraj’a anlamlı tablo

22:31 - Gündem